24 Ağustos 2025 Pazar

Sevgi Yoluyla

 

Allah ve Rasulüne itaat, imanın icabıdır. İnsan inandığını sever, sevdiğine de itaat eder. İmam-ı Şafii Hazretleri bir şiirinde şöyle buyurur: “Allah’ı sevdiğini açıkladığın halde O’na isyan ediyorsun; kıyasen bu, açıkça imkansızdır. Şayet sevgin doğru olsaydı O’na itaat ederdin. Zira seven sevdiğine itaat eder.

Dünyadaki itaatların çoğunluğu zorbalığa boyun eğmek yolu iledir. Halbuki Allah’a itaat sevgi yolu iledir. Zira herkes irade-i cüziyesinde hürdür.

İnanan bir insan için; kendisini yoktan var eden, akıl, fikir, duygu, konuşma, görme, işitme gibi sayısız nimetleri meccanen veren Allah’ı sevmemek ve O’na itaat etmemek nasıl mümkün olur? İman kuvvetlendikçe Allah sevgisi de kuvvetlenir ve bu sevgi itaate dönüşür. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

Öyle insanlar vardır ki Allah’tan başkasını O’na, (Allah’a) denk hâle getirirler; tıpkı Allah’ı sever gibi onları severler (Böylece şirke düşerler). (Hakiki) Mü’minlerin Allah sevgisi (emirlerine itaat ve bağlılığı) ise daha kuvvetlidir. (Allah’a şirk koşup da kendilerine) zulmedenler, azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi), bütün kuvvetin Allah’ta bulunduğunu ve Allah’ın azabının, gerçekten çetin olduğunu keşke (önceden) bilselerdi.”[1]

Allah’a itaat, O’nun Rasulüne de itaati gerektirir. Zira Allah’ı kullarına tanıtan, O’nun kitabını tebliğ eden, cennetini cehennemini haber veren Allah’ın peygamberleridir. Peygamberi devre dışı bırakarak Allah’ı tanımak mümkün olmadığı gibi, Kur’an’ı, Peygamber Efendimizin tefsiri dışında manalandırmak, dini tahrip gayretinden başka bir şey değildir.

Cenâb-ı Hak o şanı yüce Peygamberimiz hakkında şöyle buyurmuştur:

(Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.“[2]

Evet, Efendimiz (s.a.v.) alemlere rahmettir, çünkü; Allah’tan aldığı ulvi emanet olan Kur’an-ı Kerim’i eksiltmeden ve ziyadeleştirmeden insanlığa tebliğ etmiş, Allah’a giden dosdoğru yolu insanlığa göstermiştir. Ahlakın en yücesini, faziletin zirvesini, vicdanın merhametin ne olduğunu hikmetli sözleri ve örnek hayatı ile insanlığa O öğretmiştir. Tüm insanlığın hidayetini ve hayrını istemiş, düşmanlarına bile merhamet ve adaletle muamele etmiştir. Her peygamberin makbul bir duası olduğunu ve onu dünyada kullandığını, kendisinin makbul duasını ise şefaat hakkı olarak ahirete sakladığını[3] bildirmiştir. Hem insanlara hem cinlere Peygamber olarak gönderilmiştir.

Böyle bir Peygamberi tanıyan ona severek itaat eder.

Peygambere itaat etmek, şu ayet-i kerimede ifade buyrulduğu üzere bizzat Allah’ın emridir:

(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”[4]

İslam’ın birinci kaynağı Kur’an-ı Kerim, ikinci kaynağı ise sünnettir. Hadis-i Şerifler Kur’an ayetlerinin tefsiri mesabesindedir. Kur’an’ı kabul edip de sünneti ve Hadisleri kabul etmemek Kur’an’ı mesnetsiz bırakmak demektir. Zira Kur’an’ı da bize nakleden Peygamber Efendimizdir.

La ilahe illallah” kelimesini “Muhammed’ün Rasûlüllah” ile birleştirmeyen kimse dinen iman etmiş sayılmaz. Zira “Muhammed’ün Rasûlüllah”[5] da Kur’an ayetlerindendir.

Bir Ayet-i Kerime Yüce Rabbimiz: “Hayır, Rabbine yemin olsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.”[6]

[1] Bakara, 165

[2] Enbiya, 107

[3] Buhari, 6304

[4] Al-i İmran, 31

[5] Fetih, 29

[6] Nisa, 65

Sevgi Yoluyla