18 Şubat 2025 Salı

GÜZEL AHLAK

Güzel ahlak, sadece ibadetlerle sınırlı kalmayan, hayatımızın her sahasına yön veren bir değerdir. Güzel ahlaka sahip olan insanlar hem Allah katında hem de insanlar nezdinde yüce bir mertebeye sahiptirler. Onun içindir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hakkında Cenab-ı Hak: “(Habibim) sen elbette yüce bir ahlak üzeresin!”[1] buyurmuştur.

Güzel ahlak, kişinin hem Allah ile hem de kullarla olan ilişkisini düzenleyen bir özelliktir. Bir insan namaz kılabilir, oruç tutabilir; ancak ahlakı güzel değilse, ibadetlerinin tesiri eksik kalabilir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlakça en güzel olanıdır.”[2] buyurmuşlardır.

Güzel ahlakın en önemli hususiyetlerinden bazıları şunlardır: Güzel ahlak, Allah’ın en sevdiği hususiyetlerden biridir. Ahlaklı bir insan, sadece insanlara karşı değil, aynı zamanda Rabbine karşı da dürüst ve samimi olur.

Güzel ahlak, insanın çevresinde itibar kazanmasını sağlar. Güzel sözlü, sabırlı, merhametli ve adaletli insanlar cemiyet içinde her zaman sevilir ve saygı görür.

Bir Müslümanın en büyük vazifesi, İslam’ı en güzel şekilde temsil etmektir. İnsanlar bizim ahlakımıza bakarak dinimizi değerlendirebilirler. Bu yüzden dürüst, adil ve güvenilir olmak İslam’ı en güzel şekilde anlatmanın yollarından biridir.

Üstün bir ahlak nümunesi olan Peygamber Efendimize (s.a.v.) baktığımız zaman onda gördüğümüz ahlaki değerlerin bazıları şunlardır:

Doğruluk ve Dürüstlük: Efendimiz (s.a.v.), “El-Emin” (Güvenilir) lakabıyla anılmıştır. Müslüman her zaman doğru sözlü ve dürüst olmalıdır.

Merhamet ve Şefkat: O, çocuklara, yaşlılara, hayvanlara bile merhametle yaklaşırdı. Bizler de çevremize karşı merhametli olmalıyız.

Sabır ve Hoşgörü: Sabır, güzel ahlakın temel taşlarındandır. Zorluklar karşısında isyan etmemek, insanlara karşı hoşgörülü olmak müminin şiarıdır.

Adalet: Peygamberimiz (s.a.v.), kendisine eza edenlere bile adaletle muamele etmiştir. Müslüman, kimseye haksızlık etmemeli, kul hakkına riayet etmelidir.

Bunların dışında; ağır başlı olmak, öfkeyi yenmek, insanları affetmek, kötülük yapana bile iyilik yapmak, ahde vefalı olmak, büyüklere hürmet etmek, hayvan bile olsa Allah’ın yarattığı mahluka işkence etmemek, muhtaçları, fakirleri, zayıfları, güçsüzleri küçümsememek, onlara yardımda bulunmak, iki yüzlü olmamak, su-i zandan, gıybetten, iftiradan, yalandan kaçınmak, mütevazı yani alçak gönüllü olup kibirli olmamak, haklı olduğu durumlarda bile çekişmeyi bırakabilmek gibi huylar da Peygamber Efendimizden (s.a.v.) bize miras kalan güzel ahlak cümlesindendir.

Güzel ahlak denilince akla gelen tek şeyin İslam ahlakı olduğu aşikardır. İslam ahlakını bize talim eden alemlerin efendisi, Cenab-ı Hak tarafından Kur’an-ı Kerim’de şöyle medih buyurulmuştur: “(Habibim) sen elbette yüce bir ahlak üzeresin!”[3] 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de tahdis-i nimet olarak şöyle buyurmuşlardır: “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”[4]

Hz. Aişe Validemiz, kendisine Allah Rasulü’nün ahlakından sorulduğu zaman şöyle cevap vermiştir: “Rasulüllah’ın ahlakı Kur’an idi.”[5] O halde, İslami hükümlerin kaynağı olan Kitap ve Sünnet, güzel ahlakın da kaynağıdır. Buna bir başka tabirle İslam Ahlakı da diyebiliriz.

Son olarak bir Hadis-i Şerif ile nihayet verelim: “Kıyamet gününde Mü’minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır bir şey olmaz.”[6]

 

[1] Kalem Suresi, 4

[2] Ebu Davud, Sünnet, 14 (4682), Tirmizi, Radâ, 11 (1162)

[3] Kalem Suresi, 4

[4] Müsned-i Ahmed, Hd. No: 8952

[5] Müsned-i Ahmed, Hd. No: 25813

[6] Tirmizi, el-Birr ve s-Sıla, 62 (2002)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.