Yüce dinimiz bizler için iyi ve güzel olanları emretmiş her türlü çirkinliği ve kötülüğü de yasaklamıştır. Yeme içme de bunlardandır. Bu husus Maide suresinde şöyle ifade edilir:
“Ey Habibim! Sana soruyorlar kendileri için helal kılınan ne?
De ki, sizin için bütün temiz nimetler helal kılınmıştır.” (Maide 4)
O halde sebep ve hikmetini bilsek de bilmesek de haram kılınan şeylerde bizler için maddi ve manevi zarar vardır. Ama biz Allah’ın emri olduğu için haram kılınanlardan sakınırız ve böylece onun zararlarından korunduğumuz gibi Allah katında ecir ve sevap da kazanırız.
Dinen Haram kılınanlar iki türlüdür;
Aslından haram olanlar; mesela; şarap ve diğer alkollü içkiler, domuz başta olmak üzere yırtıcı hayvanlar, kan, leş, yani ölmüş hayvan eti ve tiksinti veren şeyler aslından haramdır.
Ayrıca; Aslında helal olduğu halde Hz. Allahtan başkası adına kesilen hayvanlar veya Allah’ın adı yani besmele okunmadan kesilen hayvanların da eti haram olur.
Yine bunun gibi, hayvanları keserken; sözde acı çektirmemek bahanesi ile, elektrik şoku vererek bayılttıktan sonra kesmek de İslami bir metot değildir. Bu usul, hayvana daha çok acı vermekte, üstelik kesilirken kanın da akmayıp vücutta kalmasına sebep olmaktadır.Kan ise temiz değildir.
Tavuk cinsi ise daha büyük hassasiyet ister. Tavuk besmele ile kesilse bile, tüyleri yolunurken, içerisi temizlenmeden sıcak suya veya buhara maruz kalırsa, içerisindeki pislikler ete çok çabuk sirayet ettiğinden, o da pislenmiş olur. Bu gibi hususlara dikkat edilmezse onun da yenmesi caiz değildir.
Çünkü ayeti kerime bizlere, ancak helal ve temiz olanların yenip-içilmesini emretmiştir.
Sadece Domuz ve leş gibi açıktan haram olanlar değil, aslında helal olduğu halde Allahın adıyla kesilmeyen hayvanların haramlığı ve bunun manevi bünyemizdeki tahribatı ayet-i kerimede şöyle ifade edilir:
“Allah adına kesilmeyen hayvanın etini yemeyin! Bu, Allahın yolundan sapmaktır, isyandır.
Şeytanlar kendi adamlarına sizinle mücadele etmeleri için telkinlerde bulunurlar.
Şayet onlara uyarsanız, siz de düpedüz müşrik olur çıkarsınız.”(En’am 121)
Bu ayeti kerime açıkça helal ve temiz olmayan gıdaların Hz.Allaha isyan olduğunu söyledikten sonra bu durumun şeytanların işlerini kolaylaştırdığını ve insanı şirke kadar götürdüğü tehlikesini de hatırlatıyor.
Nitekim Ebu Hüreyre (ra)in rivayet ettiğine göre Resûl-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur:
“Binada temel ne ise dinde de lokma odur. Temel sağlam olunca bina da sağlam olur; temel çürük olursa bina da çürük olduğu gibi, lokma haram olduğu vakit din de çürük olur ve çöker."
Müslüman için en önemli şey Allaha itaattir. Yaşayışta, yeme-içmede, hayatın her sahasında Müslüman daima uyanık olmalı, dini hassasiyetleri gözetmelidir. Maddi ticarette, alış-verişte nasıl yanlış yapmamak, zarar görmemek için dikkat ediyorsak; manevi bünyemizi korumaya çok daha fazla dikkat etmeliyiz.
Onun için haram olarak bildiklerimizden şiddetle sakındığımız gibi, şüpheli olanlardan dahi sakınmalıyız.
Hadis-i şerifte şöyle buyrulur:
“Haram bir lokma yiyen kimsenin kırk gün namazı ve duâsı kabul olmaz.” ( Kenzü’l-Ummâl)
Bir başka hadisi şerifte ise şöyle buyrulur:
“Bir kimse,hiç haram karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allahü teâlâ, onun kalbini nur ile doldurur. Allahü Teala Dünyaya düşkün olmayı onun kalbinden giderir. Hikmet kaynakları kalbinden taşar diline dökülür.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.