Ramazan-ı
Şerif ile birlikte ümmet-i Muhammed’e tahsis edilen muazzam lütuflardan birisi
de KADİR GECESİ’dir. Kur’an-ı Kerim kendisinde indirilen bu gece,
yine Kur’an-ı Kerimde kendisine tahsis edilen bir sure ile şöyle
anlatılmaktadır:
“Şüphesiz biz onu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesinde indirdik. Kadir
Gecesinin ne olduğunu bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
Melekler ve Ruh (Cebrâil) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner
de iner. O gece, tanyeri ağarıncaya kadar bir selamettir.”[1]
Sure-i
Celile’de anlatılan KADİR GECESİ’nin özelliklerine kısaca göz
atalım.
Kelamların
en güzeli olan Allah kelamı Kur’an-ı Kerim bu gecede indirilmiştir. O Kur’an-ı
Kerim ki muttakiler için hidayet kaynağı, müminler için şifa ve rahmettir.
Kadir
Gecesi’ni ibadetle ihya etmenin bin aydan daha hayırlı olduğu ifade
buyrulmuştur ki bin ay, 83 sene 4 aya tekabül eden bir zaman dilimidir. Bu
zaman dilimi, insanoğlunun yaşayabileceği uzunca bir ömre bedeldir.
Meleklerin
ve Ruh’un yani Cebrail aleyhisselamın bu gecede yeryüzüne indiklerinden
bahsedilmektedir ki sene boyunca şeytanların istilasının ızdırabını yaşayan
ruhlarımız, Kadir gecesinde meleklerle birlikte olmanın huzuruna erer.
Akşam
vaktinden tan yeri ağarıncaya, yani imsak vaktine kadar her şey selamet
üzeredir. Bir başka rivayete göre de o zaman zarfında melekler tarafından
müminlere selam verilir.
Tüm
bu özellikler; hiç şüphesiz Kadir Gecesi’nin kadrini bilen, o geceyi gafletten
uyanmış olarak ibadetle geçiren, günahlarından pişmanlık duyarak göz yaşı
döken, Allah’a muhtaç olduğunun şuuru içinde el açıp yalvarmakla değerlendiren
müminler içindir.
Peygamber
Efendimiz (s.a.v.) bu manayı şöyle izah buyurmuşlardır:
“Kim Kadir Gecesi’nde inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek
kıyam eder yani namaz kılarsa geçmiş günahları affolunur.”[2]
Hz.
Aişe (r. anha) Validemiz anlatıyor: “(Rasulüllah’a) dedim ki: Ya
Rasulellah! Şayet hangi gecenin Kadir Gecesi olduğunu bilirsem ne (diyerek) dua
edeyim? Rasulüllah (s.a.v.): “Allahım, şüphesiz sen çok affedensin, affı
seversin, beni de affet!” diye dua et buyurdular.”[3] Bu tavsiye, tüm ümmet-i
Muhammed için kıyamete kadar geçerlidir.
Allah-ü
Teâla birtakım hikmetlere binaen bazı hususları kullarından gizlemiştir. Bunlar
mesela; cuma gününde duaların kabul olunma saati, insanın ecelinin ne zaman
olduğu, kıyametin ne zaman kopacağı gibi şeylerdir. Kadir Gecesi’nin ne
zaman olduğu da bunlardan birisidir. Şayet kesin olarak bildirilmiş olsaydı,
bazı kimseler ibadeti bu geceye hasredip diğer zamanlarda ibadet etmeme
tembelliğine kapılabilirlerdi. Bu gecede yapılacak ibadetin sevabı fazla olduğu
gibi, bilerek işlenen isyanın da günahları çok olurdu.
Peygamber
Efendimiz (s.a.v.) den rivayet edilen Hadis-i Şeriflerde Kadir Gecesi’nin
Ramazan’ın son on gününün tekli gecelerinde aranması gerektiğine dair beyanlar
mevcuttur.
Birçok
ulema, Ramazan ayının 27. gecesinin Kadir Gecesi olmasını kuvvetle muhtemel
görmüşler ve bu geceyi ihya edegelmişlerdir. Bununla birlikte diğer geceleri de
aynı niyetle ihya etmeye gayret edilmelidir. Nitekim İslam büyükleri: “Her
gördüğünü Hızır bil, her geceyi Kadir bil!” buyurarak bu hakikate
işaret etmişlerdir.
[1] Kadir Suresi, 1-5
[2] Buhari, Savm, 11 (1901)
[3] Müsned-i Ahmed bin Hanbel, 6/171
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.